Deniz kenarına vuran dalgaların sesi dans ediyor zihnimde,

Gözlerimi uzaklara daldırıyor Ay'dan Deniz'e yansıyan ışık.


Sanırım birşey anlamalıyım kulağıma fısıldar gibi dalgaların sesinden,

Tepemde bir kara bulut yavaşça ‘Ay’dınlığımı kesiyor. Görüyorum hala kıyıya çarpmasıyla dalgaların, kara bulutun içinden süzülen ışığın yansımasını.

Sanki kendine çekiyor dalgalar beni, kim olduğumu hatırlatmak ister gibi.

Dalgalara bırakıyorum kendimi yavaşca, karanlık sulara kulaç atıyorum kendimden kaçabilecekmişim gibi.

Gittikçe kendimi kaybetmeyecekmiş gibi.

Arkamı dönüp bakmasam fark edemezdim ne kadar uzaklaştığımı.

Kendimi kaydebiyorum karanlık sularda, çaresizce kurtulmaya çalışıyorum.

Yardım edecek kimsem yok kendimden başka, anlıyorum.

Kendimi buluyorum karanlık sulara kulaç attığım yerde, denizin en derinine saklanmış.

Gökyüzünde ışık beliriyor aniden, kara bulut yavaşça uzaklaşıyor ‘Ay’ın önünden.

Kıyıya vuran ışığa bakıyorum kurtarmak için kendimi, ışığa doğru ilerliyorum.

Derin bir nefes alıyorum, ayağım yere bastığı an, bırakıyorum kendimi kumsala.

Öyle yorgunum öyle yormuşum ki kendimi, kim olduğumu sorguluyorum.

Kendini kaybeden insan gerçekten kendine gelmek istediği zamana kadar anlamazmış kayboluşunu, insan kendi olmaktan vazgeçerse, kendinden vazgeçermiş.

Kendimde olduğumu hissediyorum artık, yaşamak neydi hatırlıyor gibiyim.


Bu ben miyim karanlık sularda kaybeden kendini?

Yoksa ben miyim karanlık sulara aldanmayan, aydınlığa bırakan kendini?



Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR