kadın pencereye bıraktı nefesini,
kanadı kirli kuşlar belirli aralıklarla orada.
hizaya girmek, düzen tutturmak için çok geç.
ölüm sırayla gelmezken,
gözlerin bazılarına elçilik ediyor.
bense uykularımda nefesine uyanıyorum.
pencere camını buğulayan,
dudaklarının ılıttığı o hışırtılı nefesin.
gecelerin önünü alamazken dilediklerimle,
başka birisi olma ihtiyacındayım.
yeni şehirde yeni hikayeler de dinliyorum.
altı dilde ağlayan kadınları,
rujunu sakalıma bulaştıranları,
güzel bir kahvaltının ardından,
bıkkın ve pişmansı elvedaları.
çoğu şeyi de tanımışım aslında,
seninle karşılaştığım sokaklar dışında.
yakarsam ellerimi,
dudaklarından iki kelime çıkar mı bu defa ?