Bitmek bilmeyendi. Batarken geri doğacak gibi. Ve sonra yine...
Uyandığım geceler beni bana bırakan sessizliği kıskanır, soluksuz rüzgarı tanıtırdı. Öğrenmiştim hep çok olmayı.
Sevmiştim de .
Rüyaların sahibiydi o. Kabusun kızgınlığı, en güzel düşlerin tebessümü. Unutmuştu o. Dün kim di? Sormaz yaşardı sanki.
Sebepsizce yazarken ben. Sebebiydi çare. Kapalı defterler de saklı hikayeler. Onu anlatan masallar...
~ Gündüzün kahvesiydi o. Yakan sıcağın acısı, güzel kokunun tadı. Uyumuştu o. Eli mahkum yalnız sanki.
Vesikalıktı kahkahalar içten ve resmi atılan...
Parlamayan bir elmas gibi yaşamaya başladığında insanlar, umudun masumluğu varken şansa inanan ve yaşamayı rutini kabul eden zihniyet hayalleri unuttu. Masal kitapları raflarda uykusuz çocuklar tavanı seyreder oldu. Yağmurda ıslanmak varken açılan şemsiye duy sende.
Bir gün uyanılan sabah, kahvaltı masasındaki çiçeklerin kokusundansa eğer; günaydın.