Çözümsenemeyen sorunların son günüydü, sabahın 4 ünde uyanmıştım.
Sorunların son günüydü çünkü sorunu çözemesemde çözümüne ulaşmıştım.
Artık Sorunlu Herif değil, Huzurlu Adamdım. Yani ben; Ted.
Yağmursuz bi günün başlangıcında Irga'yı bile sevebilme ümidiyle dışarı çıktım. Artık birşeyler hissedebildiğimi hissediyordum. Değerlendirmek istedim. Suel'i tanımama rağmen ona onu şaşırtacak sürprizler yapamıyordum, beceriksiz değil; bilgisizdim. Evet Suel'i tanıyordum ama gününü nasıl doldurur, neleri sever, nelerden hoşlanmaz bilmiyordum. Bu onu tanımadığımı göstermezdi sonuç olarak, ben Suel'i tanıyordum.
Renklerin muhteşem gösterisine başlamasına 25 dakika vardı. 25 dakika sonra gökyüzünün yarısı karanlık, yarısı aydınlık olacaktı. Ay en mükemmel haline bürünecekti bu muhteşem gösteriye uyum sağlayabilmek için. Sokaktaydım ve Suel'i görme umuduyla gökyüzünde hayallere dalarak yürüyordum.
Otobüs durağındaki banka oturdum yine. Sigarayı bırakmıştım ama bu gösteri sigarasız hiçte iyi değildi, deneyimlerim bunu söylemekteydi içten içe bana. Sigara aldım kendime, oturdum banka.
Sigarayı yaktım ve düşünmeye başladım, Suel'e içimdekileri dökememekten sürekli kendi kendime sorun yaratır olmuştum.
Bu sefer olacaktı ve ben kararlıydım.
Kelimelere dökmeye başladım yavaş yavaş.
Olmalıydı bu kez.
Kararlıydım.
"Suel, benim büyük bi sorunum var. Sorunumu tam olarak tanımlayamasamda; sanırım hayata dair yapılan hiç bir çabayı benimseyemiyorum, hayata dahil olmak istemiyorum. Boş geliyo insanların sadece daha iyiye özendiği için günlerini heba etmesi. İnsan dediğin her türlü yaşamdan keyif almasını bilmeli, amacı birşeyler sahibi olmak 'kendince geleceğini kurmak' olmamalı. Amaç daima mutluluk ve daha bi üst seviyesi olan Huzur olmalı.
Sorunumu tam olarak bu kelimelerle anlatamasada en iyi kılıf bu kelimeler olurdu sanırım.
Sorunumu tam olarak bilmesemde çözümünü biliyorum ama..
Bi amacım olmalı; öyle diğer basit insancıkların ki gibi değil bu amaç, Mutlu edip Huzurlu olmak.
Seni neden tanıdığımı şimdi anlayabiliyorum mesela; Seni tanıyorum Suel, çünkü seni mutlu etmek amacım.
Sana mutluluğu tattırmak için kendimi sunuyorum sadece.
-Benim gözlerimden baktığın sürece gökyüzü sana özel gösteriler sunabilir mesela, insanların hepsi seni güldürmek için birbirleriyle yarışıyo olabilir, yada rüyalar artık seni mutlu etmek için görünürler gözkapaklarının ardına.
Ben burdayım yani Ted, benimle gayet mutlu olabilir, banada huzuru yakıştırabilirsin mesela, tabi yaşamayı biliyorsan."
Diye kuruldu cümleler sigaramın son dumanını üflerken.
Suel geldi, otobüsten inip sağına soluna baktı bi sigara yaktı.
Uzaktaydı izledim onu biraz.
Kendi kendime tekrar ediyordum söyleyeceğim kelimeleri.
Bu kez olmalıydı.
Yürümeye başladım, yaklaştıkça heyecan denilen şu bana düşman olan hissim canlanmaya başladı tekrar.
Arkasından yaklaştım, beni görmüş olmalıki arkasını döndü hemen.
Sıkıca sarıldım, sarılırken zaman kavramım yok oluyordu. Öyle kalabilirdim oysa ben hiiiç sorun değil.
Kendime geldim.
Konuşmaya başladık, konuya nerden gireceğimi bilemedim, saçmaladım afalladım, karşısında salaklaştım yine her zaman ki ben, Ted.
"Seni mutlu etmek benim amacım- "
diye başladım ama Suel farklı şeyler anlatıyordu bana, susup dinledim.
Gitmesi gerekti.
Vedalaştık ve gitti yine.
Susmak benim için pahabiçilmezken, nefret eder oldum susup kalmaktan.
Sigarayı bırakmıştım, tekrar bir sigara daha yaktım bu kez daha bi istekle.
Yavaşça yürümeye başladım Irga'nın sokaklarında. İnsanlara uzun uzuun baka baka yürüdüm.
Kendi kendime şarkılar söyleyip garip garip mimikler yapıyordum.
İnsanlar beni izliyordu ve hayli kalabalıktı, malum 'hepsi basit hayat düzmecesine uymak için işe gitmek zorundalardı.'
Mutlu olabilen bi kaç kişi vardı aralarında, onlarda zaten beni anlayıp gülümsüyolardı uzaktan uzağa bana, anlaşıyorduk konuşmasakta.
Irga'yı sevebilmeyi denedim bu kez.
Bi poaça aldım kendime. Yürüyüş yolunu hedef belirledim, yürümeye başladım bi yandan poaçayı parça parça sinirle yiyerek. Yine insanları izliyordum.
Yağmur yoktu ve kalabalıktı Irga. İnsanlar yanımdan geçtikçe anlamaya başladım Irga'yı neden sevemediğimi; ben yağmuru hiç kaçırmam, hep üstüme üstüme yağar yağmur. Irga'da insan olmaz yağmur yağarken, herkes kaçışır zararsız ufacık su damlalarından.
Yağmurdan kaçan insanlarla dolu bi şehri nası sevebilirim ki ben ?
Hepsi korkak.
Irga'yı bi tek yağmurluyken seviyorum evet, bi de insanlar yokken.
Hepimiz biliyoruz,
Bambaşka insanlarız yani.
O Suel, ben Ted, Sen bi Başkası.
Bambaşka insanlarız yani..