Çevrenin sana hatırlatma ihtimalinin % tavanlarda olduğu ismimi çok seversin, bi'şarkıdır, bi'roman mesela.. bi'sokak isminde mutlaka karşılaşırsın. Her an aklına düşebilir, dilinin ucundadır hep.

Geçtiğin yolları, yola çıktığın, yolda bıraktığın, geri dönüp ellerinden bir daha tuttuğun, gözlerinin içine bakabildiğin, bakamadığın insanları bu şekilde hatırlamak güzeldir, birlikte gülmüşlüğünüz.. göz doldurmuşluğunuz vardır hem.

Kusura bakma, hayattan bi'şeyler bekle ama herkesleşmeden. Beklentiler değil, herkes gibi beklemenin sonunda açmak zorunda olduğun kapıdır hayal kırıklığı. Senlik bi' durum yoktur. Sana aşkın ne olmadığını öğretmeyi görev bilmiş, hevesli bi' oğlan/kız çocuğu girmiştir hayatına.. Sen "yaşamak" dersin, ille de "andersin, değerdir verip-görmek istediğin.. İncelik, ayrıntı, haz peşindedir artık yaşın. Bir adım ileri gitsin diye çabalarken sen, o moonwalk yaparak geri geri kayma peşindedir. O zaman yol kendini yabancı bilse de, gideceksin.

E göğe bak!(popüler çünkü bu aralar), onunla bakmasan da enfes değil mi zaten? Aç bi'şiir, bi'kitap oku, çok etkilendiğin satırları bir daha oku! "Cibelle - Green Grass" arka fonda çalarken fotoğraflara bak. 

"Aptal insanlarla fingirdeyen aptal insanlardan olma." diyen Bukowski ne de güzel söylemiş, yerine o sevdiğin kurabiyelerden yapıp mis kokulu kahvenle öpüştürebilirsin.. Denize doğru yürü, şanslıysan yağmurdan bi'kolyen bile olur.. Spor yap, hareket et ki, acılar üzerinde birikmesin, kalbin güçsüz kalmasın. Kalp diyorum bak.

Çok okumak kimilerine yazmayı da öğretirmiş ama sevdiğim bir yazarın "Edebiyat ve ibadet dahil, bir tür vecd hali yaratan bütün faaliyetlerin nihai amacı o faaliyeti yapmamayı öğretmek olmalı." sözünü okuduğumda.. heh dedim bu! ben öteki kimilerdenmişim işte.

Ben, çok akıllı bir adam değilim. Gerçi, herkesin salaklaştığı belli dönemler vardır elbette. Fakat, yanlış zamanda yanlış yerde oldum ben hep. Hem eskisi gibi güzel şiirler yazan adamlarda yok artık. Ya, elbet vardır bi' yerlerde güzel şiir yazanlar. Ama bu dönemde paran yoksa eğer eserlerini okutamıyorsun insanlara. Belki de ben, seni anlatan bir şiire denk gelemediğim için kötülüyorumdur onca şairi. Bende yazarım bazen bi' şeyler ama belli bi' zaman sonra, bozulmaya başlıyor insan. Yazsan ne olacak, sanki okutabileceksin diye.

Kusura bakma, başladığım cümlenin gidişini kestiremiyorum. Benim gecelerim serin oluyor. 

Kusura bakma, sana olan hislerimi anlatamadım tam olarak. Ben hep, benimle mutsuzluğu göze alabilen bir kadın isterdim hayatımda.

Kusura bakma, Seni mutsuz etmekten korkuyorum. 

Aklıma gelmişken, Bakışların bana, cam kenarında duran kuşun yere düşmesinden korkan bir kadını anlatıyor. Yada ben öyle anlıyorum. Evet, gayet iyi anlıyorum. 

Kusura bakma..



Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR