Sabahı zor etmişim.. Bir kaç saat bir kaç zaman ve bir kaç film önerisi öncesi kahkahalar tufanı içerisinde akıp giden zaman kendini bize göstermiş. Harbiden ne kadar geç yatsam da sabah 8'de kalkmaya hazır bir ruh ve esamesi odanın dört bir yanına yayılmış gece kahkahaları.. Neden diye sorduğum milyon bir tane soru.. Kokusunu içime çektiğim yalnızlık serüveni üzerine..
-Hadi sağa kay biraz muhabbet edelim !
Sabahları sabahlamadığım sürece hep bir duygu değişiklik hali içinde geçmiştir. Sanırım bir kaç gecedir sabahlamışlığımız birikmiş seninle.. sen üstünü ört önce..
-Kahve suyu koyalım açılmamız gereken açıklayamadığımız düzeni-bozukluklar var..
Neresinden başlanır ki zaten açıklamaya? Yaşadığımız şeyleri bir bir üst üste koysak, kaç şiir eder? Kaç kadeh, kaç kadın, kaç erkek, kaç yalan üst üste biner; kaç -şşşt üstünü örter birbirinin kaç bacak kaç bacak üstüne atılır, kaç öykü yarım kalır..
-Ben böyle yirmibir-buçuk kahkayı bir arada görmedim.
“Hayatının kıvrımlarının üzerine kat kat konmuş kadınlık ekseni, zaten bir kadın kendi ayakları üstünde durduğu vakittir bu başlayan yalnızlık senfonisi. Bir kadının ilk güvenini kıran erkek babadır, sonra zaten sittin senesi birikir gerçekten bir başkasına güvenmesi için. Kokun yanı başımdan geliyor, gözlerin neden bu kadar çok kahve-rengi.. ”
Biz seninle ne sıra böyle olduk ki ? En sonra zaten sadece kahve içip dağılacaktık, tamam kahve içmedik ama dün gece öykülerde çok güzel dağılmadık mı ?
- Omletine kırmızı biber ister misin? Ben severim..
Sonu gelmeyen hikayeler yazmayı seviyorum, biliyorum bir sonuca bağlanmayacak bağlanmaktan korkan iki insan gibi ama yeteri kadar hikayeme girmeyi başarmış olman yetiyor zaten. Daha fazlasını istemek zaten ürkütüyor. Bir süre böyle kalmak gerekiyor, olur ya belki bir akşam rakı içeriz falan çoban salatayı ben yaparken haydariyi aradan çıkartırsın, belki o zaman bir şeylerinden bahsetmek gerekir gerçekliğinin.
-Rakına buz ister misin? yanında bir bardak daha su içmeyecek yalnızlar kadar ?
Dürüst insanlar inandığı şeyler uğruna yaşarlar, gece güne kavuştuğuna göre ben gideyim; üşüyorum kendi kendime kalmadıkça..