Bir nisanı daha devirdim; şişe gibi. Sarhoşluğum gençliğime çarptı, onu aradığımı sandığım yerlerde kaybederken varoşlardaki bir aşk yumağına takılan kedinin gözlerinde kendimi gördüm. Artık istemiyordum hiç yaşanmamışlarla, bir daha yaşanmayacak olanları.


Zaferleri, ısmarlanmış nefretleri, çok sevdikleri varken yaşamında; ben, çocuksu hallerimin mahsun feryatlarına yüzümü dönüp de tekrar bir tokat daha isteyemem hayattan. Çok yoruldum, sevmek madalyası bir başka isimsizliğe takılsın; ben artık olmayanların hiç istemedikleri olamam.


Nisanı kuruttum çok yıl oldu, ikisiymiş, üçüymüş fark etmesin. Gülüşünü izlediğim en kıymetli zamanlarımın perdesinden yansımamış mutlulukların tezahür edilmemiş gidişlerini gördüm; bitik değil yitik değil ama dirilterek kendimi kendimde, daha güzelim.


Nisanın bahar saçlarını güzümden öte yere çevirdim. Yıldızları seyrederdik onunla, artık lüzumu yok gökyüzüne aldanmanın. Büyük acılarla büyüdük. Nisanı feda ettim unut açısıyla; umut açısından bakabilmek için bir kez daha hayata.


Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR