kendimi bir hayale sığdırdım,
pencere kenarında çizildi her şey.
elleri bembeyaz nazik bir katil,
kendi hayallerini pervaza bıraktı,
karşılığında birazcık tebessüm istedi.
uzun zamandır soğuk olan ellerim,
o akşam sokağı döner dönmez ısınmıştı.
ve biraz ilerleyince unutmaya başladım;
yürümeyi, gülmeyi, düşünmeyi.
sığındığım yer ilk düştüğüm yerdi.
konuştum birazcık insanlar beni ezerken;
kime kesmeli hesabı,
kimi çizmeli defterden.
biz tekli kanepeye bile sığarken
hiç tanımamışım gibi.
gözlerine ve elmacıklarına
ayrı ayrı isim vermemişim gibi.
oysa davlumbaz ışığından bana bakınca,
unutulmuş eski bir tanrı gibisin.
inandığım ne varsa tüm evrenden koparmış,
bomboş zifiri karanlığın sonsuzluğuna,
dudağından kopardığın deriyi tükürür gibi,
beni tükürmüşsün.
buradan bakınca bile hala parlıyorsun.



Yorumlar
* Bu e-posta internet sitesinde yayınlanmayacaktır.
BU SİTE İLE KURULMUŞTUR